25 Ağustos 2014 Pazartesi

Anlamak zor. Sanki duvar örüyormuşsun gibi. Kimsenin anlamasını bekleyemezsin. Anlatmazsın ama sorun içinde büyür. Karlar ülkesinde daha fazla saklanamam diyorum. Bazen karlar eriyor. Olması gerektiği gibi. Ama o zaman da buzdan kale üstüme düşecekmiş gibi oluyor. O zaman durduruyorum erimesini. Ve yine kalede kalıyorum. Buzdan kalede. Her zamanki gibi.

3 Ağustos 2014 Pazar

Hayatım boyunca kendimle ilgili olarak uzun açıklamalara girmekten kaçındım. Yani duygularımı bütün açıklığıyla uzun uzun anlatmadım kimseye. Bunu yapmak doğru muydu bilemiyorum ama bu böyle sürdü bir yere kadar.Anlaşılmam gereken bir konu yoktu ortada çünkü. Kendi hayal dünyamda yaşardım, dışarıdan çok normal görünsem de. İnsanlar ne kadar uslu olduğumu söyler dururdu. Ama kendime göre bi acayiptim. Ki öyleyim sanırım.Daha sonra insanları incelemeye başladım. Olaylar karşısında nasıl, neden tepki veriyorlar diye. Düşüncelerini anlamaya çalıştım. Bir süre sonra davranışları ve fikirleri doğrultusunda insanları analiz edebilmeye başladım.Sahte gülüşlerini, neyden hoşlanıp hoşlanmadıklarını da.. Kötü sandıklarımızın arkasındaki iyi niyeti fark ettim. Bunun normal olduğunu sandım hep. Diğer herkesin de bunu yapabildiğini sandım. Beni anlamalarını bekledim bu yüzden. Davranışlarımda özgür oldum. Yerde bulduğum güvercin tüyünün arkasındaki hikayeyi herkesin bilmesini istedim.Gezegenleri, arabaların farlarını insan tiplerine benzettim. Rüzgar içim içime sığmadığı için mi eserdi yoksa rüzgar estiğinden dolayı mı içime sığmazdı yoksa? Belki de denizin en dibine dalmak, dalgaları izlerken uyumak, rüzgarı, karın sessizliğini, yağmurun rahmetini hissetmek gerçek özgürlüktür.. Sanki rüzgarın esmesinin, karın yağmurun yağmasının bir sebebi varmış gibi sanki.. Çünkü ben böyle anlıyorum.