8 Haziran 2014 Pazar

Yine yazı yazmam gerektiğini hissettiğim bir dönemdeyim.
Aslında hep yazasım geliyor, açıyorum bilgisayarı, blogu.. Ama kafamdakileri dökemiyorum. O kadar çok şey var ki.. Hangi sırayla yazacağımı bilemiyorum.
Neyse, bu sefer aldım bilgisayarı elime, içimdekileri dökeceğim. Süper bir heyecan var sorma. Var ama aklımda bir şeyler, konuşmak istediklerim var, anlatmak istediklerim var, 
Üstümde tuhaf bir his var, Gerçekten tuhaf. Mutlu muyum? Açıkçası hiç olmadığım kadar mutlu hissediyorum. Oysa konuşmak istediklerim var, saklamak istemediklerim var, canımın sıkılması gerekiyor bu durumda.. Depresif halimdeyim yine. Reddediliyorum, insanlar tarafından kullanılıyormuşum gibi. Lise 3 olmuşum millet hala dershanede yanıma gelip "Kanka naber?" dedikten sonra mobil internetimi açmamı istiyor. Teneffüs boyunca internetimi kullanıp gidiyor. "En yakın arkadaşınım" deyip tüm whatsapp geçmişimi okuduktan sonra aynısını ben yapmak istediğimde telefonunu vermiyor. konuşuğu kişilerden biri de kuzenim. Hayır ne saklıyosun yani. Canımı sıkan bu değil. Kullanıyorsun beni bari belli etme. Kullanmıyorsan da bu arkadaşlık olamaz yani. Bence. Sanırım. Olabilir mi yoksa? 
Telefonumu kıza bırakıp "Ben gidiyorum." diyorum ve yan sınıftaki yakın (!) arkadaşlarımdan birini görmeye gidiyorum. Ne de olsa bir haftadır görüşmüyoruz. Kızla selamlaşıyoruz. "Naber nasılsın" falan. BİTİYOR. Nokta. Ama benim yerimde x kişisi olsaydı yerinden kalkıp ona sarılıp yüzünün güleceğine eminim. Nasıl olsa alışkınım bunu görmeye. Okulda yanıma gelip sıra arkadaşım olan sevdiğin o şahsiyet yanımda değilse gitmene alıştım. Senin sınıfına geldiğimde ise  kulaklığı takıp test çözüyor olmana alıştım. Ama sıra arkadaşım gelseydi oraya, onunla nasıl takılacağını da biliyorum. 
Ama "ben senin en yakın arkadaşınım" modlarınızı da biliyorum.
Alıştım ben ya. Gerçekten alıştım.
İnsanlar duygusallığımı kullanıyor. Farkındayım. Her lafı ağzımdan kolaylıkla almaları onları benim en yakın arkadaşım yapmaz ama. Tamam sorunlarımı paylaşıyorum ama. "Abartıyorsun ya." temalı cevapları değişmiyor hiç. Bu mu arkadaşlık? Beni hiç anlamaya çalıştınız mı? Gerçekten?
Tanımadığım insanlarla muhabbet etmekten nefret ediyorum, ama en çok tanımadıklarımla muhabbet ediyorum.
Yanımda olmasını istediğim kimse yanımda değil ya. Bildiğin yalnızları oynuyorum bu aralar. Öyle ergenlik yalnızlığı da değil. Normalde gerçekten anlaşıyoruz kızlarla. Ama arada bir oluyor böyle. Mutsuzum işte bu aralar. Hayatı çok seven ben, mutsuzum. Bir şekilde zevk almasını biliyorum ama en ufak bir boşlukta yokluklarını hissediyorum.
Böyle zamanlarımda İpek Üniversitesini sokarım hayatıma hemen. Motive olurum. Moralim düzelir. Mutlu olurum, arada bi giderim, heyecanlanırım. Unutturur bana olanları. Şimdi bir de yaz okulu gerginliği başladı. 3 gün sonra açıklanıyor sonuçlar. Kayıtlar çok fazlaymış. Pek inanmadım ama. Karne notlarımızı sıralayıp ilk on kişiyi seçeceklermiş. Bok. Giremeyeceğim galiba. İlk defa bu kadar umutsuzum. İlk defa İpek konusunda olumsuz düşüncelerim beni eziyor. "Heyecanlı mısın" diyorlar. benim yerime heyecanlanıyorlar resmen. O kadar çok bahsettim ki okuldan.. Bilmiyorum. Boğazım düğümleniyor. Biliyorum kendimi. Yaz okuluna giremezsem üzüleceğim. Ama ben elimden geleni yaptım. İki gün boyunca okulla iletişimdeydim başvuru yapamadım diye. Sonra dayanamadım okula gittim. "İyi ki gelmişsin yoksa kaydın olmazdı belki de.." dediler zaten. Bakalım. Gerisi Allah'a kalmış.
Neyse, ben gidiyorum. Gitmem gereken bir dershane, görmem gereken "arkadaşlarım" var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder