6 Kasım 2015 Cuma

Yoruldum.
Yorulduğum şey yorulmamış gibi yapmak şu hayatta.
Gülmekten yoruluyorum bazen. Sevdiğim müziği dinlemek bile yormaya başladı.
Yazmak bile yoruyor artık. Hep yordu gerçi, hep de rahatlamak için yazdım.
Kendimi yazmak için zorluyorum bi' yerde.. İçimdekileri dökmeliyim. Aklımda kalırsa daha kötü oluyor biliyorum. O yüzden zorluyorum kendimi yazmaya. Beceremiyorum ama deniyorum. Cümlelerim birbirinden alakasız olsa da deniyorum, birleştiriyorum öylesine.
Gidemediğim anlardan birindeyim yine.
Belki de gitmişimdir de gidemediğime inandırmışımdır kendimi, bilmiyorum.
Uçurumun sonu değil de labirentin başlangıcıymış gibi yaşadıklarım. İlerlediğimi sandığım bir labirentin başlangıcı. Ama kendimi labirentte de görmüyorum aslında.
Kök salmış bir çınarın kök dallarından birinin üzerindeyim, yürüyorum. Ağaca doğru. Ama ağaç o kadar görkemli ki, dağa çıkıyormuş gibiyim. Toprak kokusunu ağırlıyor burnum rüzgarla. Rüzgar öyle güçlü esiyor ki kendimden geçiyorum, saçlarım bağımsızlığını ilan edecekmişcesine savruluyor ortalıkta. Nefesim kesiliyor her zamanki gibi.
Gelip giderken bilincim, sorular dönüyor tekrar kafamda. "Nerdesin?" diye bağırıyorum boşluğa beni kurtarması için, kimi aradığımı bilemeden. Koşuyorum ağacın kökleri üzerinde, birinden diğerine atlıyorum. Koşuyorum, etrafa bakıyorum, nerdeyim bilmiyorum. Ağaçla baş başayız sadece.
Umarım duyuyordur beni.
Belirsizlikten kaçamıyorum içimde, ve bu sinirimi bozuyor.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder