10 Mayıs 2017 Çarşamba

Gülümse.
Güleceğim. Gülmem gerek.
Hayat devam ediyor ya çünkü. Harley olacağım yine cosplay etkinliklerinde. Fotoğraflarımı paylaşacağım. Eğlenmeye çalışacağım. Saçma sapan insanlar mesaj atacak.
"Çok tatlısın."
"Çok güzelsin Harley."
"Harleyciiiiiim nabeeerr"
"Aklıma geldin mesaj atayım dedim :)"
"Oha saçın mı vardı senin?"
"Çok ponçiksin"
"Ay o gözleeeer"
Eğleneceğim. Gülerek cevap vereceğim. Bazıları engel yiyecek. Sahte sahte konuşacağım bazılarıyla. Kendim olmaya çalışırken araya sıvışan bu yapmacıklıkların gerekli olduğunu varsayarak devam edeceğim. Bir yanım devam et diyor çünkü. Yap ne istiyorsan. Normalde ne yapacaksan, bütün bunlar olmasaydı şu an nasıl davranacağını düşün ve onu yap. Devam ediyormuş gibi yap! Fotoğraf çek, okula git, dizi izle, oyun oyna. Bunları düşüneceğim ve cosplay etkinliğim için hazırlanacağım. mutluluklarıma el değmemiş gibi davranacağım. Saçma sapan snap videoları çekmek beni mutlu edecek ama mutlu olmayacağım. Ama normalde olsa beni mutlu ederdi, o yüzden mutluymuşum gibi davranacağım. Tekrar bir şeyler paylaşacağım. Ve bu böyle devam edecek.
Döngü.
Rahatsız olmuyorum aslında. Kim ne derse desin, ne yaparsa yapsın, kendi kendime yaşıyorum işte. Çok da ilgilendirmiyor "sosyal medya arkadaşlarımın" tepkileri. Ama sanırım 100 like yerine, cosplay etkinliği yerine değer verdiğim biriyle saatlerce konuşmayı yeğlerdim.
Çok tanışmak istediğim insan var mesela. Ya da sebepsizce aurasından hoşlandığım, ilgimi çeken insanlar. Bir şey yaptığımda alkış ya da kalp emojisi atanlar değil de o an yaptığım şeyle ilgili soru soran insanlar, onları daha çok seviyorum. Çünkü gerçekten merak ediyorlar. Konu benimle ilgili bir şeyi merak etmeleri değil. Bir konu hakkında meraklı olmaları, derinlere inmeleri. Çekinmeden sormaları. Bu insanlarla her şeyden konuşabilirsin. Her şeye açıklardır. Tecrübeyle sabit.
*Bu arada instaya da bi selfie atayım öylesine xd*
İşte kararsızlık, emin olamama durumu var. Bazen öyle bir halde oluyorum ki, sanki ot çekmişim de etrafımda gökkuşakları dönüyor. Duman dolu bir odada gibi hissediyorum ve aşırı derecede dalgın ama mutlu oluyorum. O anları çok seviyorum çünkü sebepsizce gelişiyor, aniden. Unutturuyor bazı şeyleri bu sebepsiz dalmalarım. Unuttuğumu fark ediyorum sonra. Sonra bir anlığına aklımdan çıkan o "anılar" aklıma geliyor. Sonra ağlıyorum işte. Aha. Başa dönüyoruz.
Döngü.
Dönüyoruz ya. Sevdiklerimiz uzakta. Elimde bir avuç insan kalmış, biebs in the trap dinleyerek ağlıyorum ben de.
Staja başvurdum işte. Başladım da. iki üç iş teklifi aldım düzene sokmaya çalışıyorum. Stüdyom için spot yapacağım bugün ampulleri aldım. Film izliyorum arada. Kitap okuyorum. Şu anki kitabımı birisi 1970 yılında kızına hediye almış, kapağında yazıyordu. Sonra acaba şimdi ne haldeler diye düşündüm. Acaba babası kızıyla mıdır? Ya da yaşıyorlar mıdır? Babası ölmüş müdür? Yoksa acaba önce kızı mı öldü?
Deniyorum bir şeyler düşünmemeyi, ama olmuyor, kendimi tekrar başta buluyorum.
Döngü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder